ABD’nin Ohio eyaletinde yaşanan bir olayda, 53 yaşındaki siyahi Amerikalı Frank Tyson’ın polis şiddetine maruz kalarak hayatını kaybettiği görüntüler kamuoyuna yansıdı. Tyson’ın trafik kazasına karıştığı iddiasıyla gözaltına alınırken polis tarafından boynuna bastırılması sonucunda nefessiz kaldığı belirtildi. Olayın vücut kamerası görüntüleri sosyal medyada hızla yayılarak, 2020’de George Floyd’un ölümüne benzetildi. Tyson’ın “Nefes alamıyorum” sözleri dikkat çekerken, polisin müdahalesi nedeniyle hayatını kaybettiği öğrenildi.
Görüntülerde, Tyson’ın yere yatırılarak kelepçelendiği anlar net bir şekilde görüntülendi. Polislerin müdahalesi sırasında defalarca “Beni öldürmeye çalışıyorlar” diyen Tyson’ın nefes almakta zorluk çektiği anlar kameraya yansıdı. Polisin, Tyson’ın boynuna bastırarak nefes almasını zorlaştırması büyük tepki topladı. Olayın ardından polis, Tyson’ın hareketsiz durması üzerine kontrol etti ve nefes almadığını fark ederek kalp masajı yapmaya başladı. Ancak Tyson’ın hastanede hayatını kaybettiği belirtildi. Polis memurlarının soruşturma kapsamında açığa alındığı ve olayla ilgili detaylı inceleme başlatıldığı duyuruldu.
2020 yılında yaşanan George Floyd vakasının ardından, ABD’deki ırkçılık ve polis şiddeti konuları geniş çapta protesto edilmişti. Bu yeni olay da benzer bir tepkiyle karşılandı. Polisin, bir başka siyahi Amerikalının hayatını kaybetmesine neden olması, yeniden toplumsal bir infiale sebep oldu. Olayın kamuoyuna açıklanmasıyla birlikte, sosyal medyada hızla yayılan görüntüler, ABD’de ırkçılık ve polis şiddeti meselelerini tekrar gündeme getirdi.
Siyahi Amerikalı Frank Tyson’ın polis müdahalesi sonucunda yaşamını yitirmesi, adalet arayışını beraberinde getirdi. Bu olayın, toplumda derin yaralar açtığı ve taraflar arasında şiddetli tartışmalara yol açtığı görülüyor. Irk ayrımcılığı ve polis şiddeti konularındaki hassasiyetin artmasıyla birlikte, benzer olayların tekrar yaşanmaması için toplumun bir arada hareket etmesi ve etkili önlemler alınması gerektiği vurgulanıyor. Yeni George Floyd vakasının, adaletin tesis edilmesi ve benzer trajedilerin önlenmesi adına önemli bir dönüm noktası olabileceği belirtiliyor.